Marmara Denizi ile ilgili olarak uyarı üzerine uyarı yapıyordum. Bu iç denizimiz hali hazır yükle mücadelesini artık sürdüremiyor bunun üzerine daha fazla gitmememiz gereğini açıklıyordum.

Denizin dili yok ki konuşsun. Biz doğa bilimleri ile uğraşan kişiler onun dili kulağı olmaya çalışıyoruz.

Anladığımız kadarı ile sistemin kötü olan durumunun çok daha kötüye gittiğini her fırsatta dillendiriyor ve artık geç kalmadan gerekli adımların atılması doğrultusunda uyarılarımızı yapıyorduk.

Örneğin hala Ergene Nehri sularının arıtılsa dahi Marmara’ya ulaşmaması gereğini vurguluyoruz.

Sistem uzunca bir zamandan beri müsilaj, kay kay denen ve öncelikle bu sezonda balıkçıları çalışamaz hale getiren yapışkan jelimsi bir madde ile uğraşmak zorunda kaldı.

Bahar döneminde Sahra tozlu yağışların denizdeki alg gelişimini tetiklemesi sonucunda ise durum artık sadece balıkçıları etkileyen boyuttan kıyılarda görsel kirliliğe neden olan faza geçti.

Rüzgara bağlı olarak yer değiştiren bu organik madde yüzeyde sanki bir yün yumağı haline gelmekte ve tüm kıyı kesimini kaplamaktadır.

Durum artık uydulardan dahi izlenebilir boyuta gelmiştir.

İki tabakalı olan Marmara Denizinde hayat ilk 25-30 metre derinlikte sınırlıdır. Bu derinliğin dip ile temas ettiği yerlerde ve daha sığ kesimde ise dip yaşamı sürmekte idi.

Ortaya çıkan bu organik yükün çok yoğun olması ışığın alt tabakaya geçişini ve dolayısı ile klorofil faaliyetini sonlandırmaktadır;

Bu yük rüzgarla su kolonuna yayıldığında ve sonuç olarak ta çökeceği dip tabakada suyu süzmek sureti ile yaşayan ve beslenen canlıların oksijen alma yeteneklerini engelleyecek ve onların ölmelerine neden olacaktır.

Işık geçirgenliğinin sonlanması ve dipteki organizmaların ölmesi üst tabakada dahi suda çözünen oksijenin azalmasına neden olacaktır.

Marmara Denizinin 200-300 metre derinliklerinde doğal nedenlerden dolayı sıfır noktasına gelmiş olan oksijen seviyesi de eninde sonunda alt suya geçecek olan bu organik yük nedeni ile tükenme noktasına gelecektir.

Günümüz vebası olan Covid-19 pençesine aldığı insanları solunum zorluğuna sokmakta ve insanların havadaki oksijeni kullanamamaları nedeni ile tabiri caiz ise havada boğulmak şeklinde ölmelerine neden olmaktadır.

9 Mayıs 2021 tarihli uydu verisinde Gemlik körfezi ve açıklarında kilometrelerce uzanan birikimler yapan kay kay birikimlerini izlemek mümkündür.

Aynı şekilde bu kay kay illeti de denizdeki canlıların suda çözünmüş halde bulunan oksijeni kullanmaları için gerekli olan solungaçlarını tıkamaları sureti ile ölmelerine yani suyun içerisinde boğulmalarına neden olmaktadır.

İşte bu nedenle diyoruz ki

“Marmara Denizi Covit’e yakalandı”

Ne yazık ki bunun aşısı da ilacı da yok.

Prof.Dr.Ahmet Cemal Saydam

Ana Menu Prof.Dr.Ahmet Cemal Saydam Yazıları